1. Amerika’da Kardiyolog kimliğinizin yanı sıra sizi 2 çocuk annesi olarak da tanımak isteriz. Bir yandan kariyer sahibi olma bir diğer yandan annelik vasfınızı nasıl dengede tutabiliyorsunuz?

Amerika’da tüm kardiologların %7’si kadın, bunlardan cok azı anne. Fakat benim tanıdığım bu değerli annelerin her biri birçok engeli ve ön yargıyı aşmış, topluma öncülük edebilecek kadınlar. Annelik bu kadınlar için kariyerlerine ve hizmetlerine engel değil, bir motivasyon kaynağı. Benim için de öyle oldu. Hakk’ın  bana lutfettiği annelik duygusunu ilk tattığım andan itibaren bu duygu bana maddi manevi güç verdi, duaya davet etti. Mesleğimde ilerledikçe, annelik bana acizliğimi hatırlattı.

Annelikte esas prensiplerime gelince:

Özlem Bilen

Özlem Bilen

-insan sevgiyle ve duygusal doyumla öğrenir. O nedenle evlatlarımla bir göz temasıyla birbirimizi anlayabilecek iletişimi yakalamaya çalışıyorum. TV ekranlarına maruz bırakmadan; kitaplarla, peygamber hikayeleriyle, hayali oyunlarla, kendi yaptığımız projelerle zaman geçiriyoruz. Ayrıca her bir çocuğumla haftada en az bir kere başbaşa vakit geçirmeye gayret ediyorum. Hastaneden eve geldiğimizde rutin bir programımız var. Örneğin; akşam namazına muteakip aile çay saati yapıyoruz. Bu vakitte bir hikaye okuyoruz, oyun oynuyoruz. En geç 8’de istirahate çekilmiş oluyoruz. 7 yaşındaki oğlumla sabah namazı kılıp biraz sohbet ediyoruz, sonra 5 yaşındaki kızım uyanınca kahvaltı ettirip okula bırakıyorum. Okul yolunda dualar edip şarkılar söylüyoruz. Okula çok severek gidiyorlar, bizim yüzümüzdeki neşe duygusu onlara her sabah tesir ediyor.

-insan fıtratı disiplini sever. Çocuklarıma sesimin yükseldiği anlar cok nadir olmuştur, ama disipline çok önem veriyorum. En mutsuz ve başarısız insanlar tutarsız ve disiplinsiz anne babalar tarafından yetiştirilmiş insanlardır. Program ve disiplin çocuklardaki özgüveni yükselttiği gibi, hayatındaki verimi artırır, ilişkilerinde dengeli bireyler yapar. Disiplinize etmek için önce biz annelerin disiplinize olması ve sekine halinde olması önemli. Çocuklara sosyal hayatını düzenleyecek kuralları benimsetmek onları daha mutlu bireyler yapıyor.

insan en güzel fitratta yaratılmıştır, çok müdahale bunu bozar. Bu nedenle kariyer anneler için sağlıklı annelik yapmaya vesile olabilir. Mutlu kadın, mutlu anne olur. Kendi hayatında meşgul anne, evladını ozlediği için vaktini çok kaliteli geçirebilir diye düşünüyorum. Çocukların tüm gün peşlerinden koşup 3 yaşına kadar kaşıkla yemek yediren bir ebeveyne değil, onu bozmayan, serbest bir alan tanıyan, koşulsuz sevgi veren, her haliyle ona yaşayarak örnek olan ebeveynlere ihtiyacı var.

2. Çağın sürati, değişkenliği, kültürel geçişlilikte genel ve hızlı bir süreç yaşıyoruz. Yeniliğe adapte olmakta zorlanan ya da bu duruma hazırlıklı olmayan ebeveynlerin uyum sağlayabilmesi nasıl mümkün olabilir?

Yaşadığımız beldenin kültürünü öğrenip, kültür alışverişi yapmak cok önemli. Bunu en çok da neslimiz için yapmalıyız. İnsan farklılıklardan korkar, hele de doğup büyüdüğü beldeden farklı bir yerde yaşamaya başlamışsa. Yavaş yavaş, küçük adımlarla, dile takılmadan önce komsuluk ilişkileri kurulabilir. Çocukların okuluna ziyaretler yapıp küçük hediyeler götürülebilir. Çocukların okul arkadasları eve davet edilebilir. Dil kurslarına dahil olunabilir. Kütüphaneler her hafta ziyaret edilip oradaki ücretsiz aktivitelere katılınabilir. Farklı ülkede yetişen neslin kaybolmasının önemli sebeplerinden birisi, ebeveynin topluma dahil olamaması, kendi fanusundan çıkamaması. O zaman cocukla arasında ciddi bir nesil ve kültür farkı oluşması riski mevcut.

3. Hayatın merkezine sadece kendi benliğini konumlandıran, başarı ve birşeylere sahip olma düşüncesiyle yaşamlarını sürdüren, ferdiyetin daha çok baskın olduğu, birlikteliğin ve istişarenin pek görülmediği modern aile yapılarına sizce ne iyi gelecek?

Modern aile yapılarında, kişilere verilen özerklik ve varlıklarına duyulan saygı alınması gereken güzel bir haslet. Fakat istişarenin kaybolmasi tehlikeli. Bunu önlemek için evde ebeveynlerin cinsel rollerine uygun hareket etmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Oldukça yoğun bir eş olarak, eşim Asim Bey’le tüm rollerimizi yeri gelince değiştiriyoruz ama yine de evde onun fikri alınmadan asla program yapmıyoruz. Akşam çocuklarla babamıza bir bardak çay ikram ediyoruz. Kendisi ben ders çalışırken, çocuklarla çiçek alıp geliyor. Ben hafta sonu programlarımızı yaparken, banka hesaplarımızı Asim Bey takip ediyor, fıtri olan da bu. Hiçbir zaman çalışıp kazanıyor olmamın lafını etmedim eşime. Eve bir çöp bile alacaksak birbirimizle konusuyoruz. Birlikte pişirdiğimiz kek eşliğinde, haftalık aile toplantıları yapıyoruz, birbirimizi dinliyoruz. Çocuklarla iş bölümü yapıyoruz. Bu aile istişarelerinde bir peygamber hikayesi okuyoruz, kilavuzumuzu ve rotamızı hatırlamak icin.

4. Son yıllarda boşanma oranında çok hızlı bir yükseliş var. Sağlıklı bir evlilik hayatı sürdürebilmek ve özellikle evlilikte denge hususunda hangi mefhumları göz önünde bulundurmalıyız?

Sorunsuz evlilik ilişkisi yoktur, en sağlıklı ve mutlu evlilikler sorunlarla sağlıklı başedebilen evliliklerdir. Sağlıklı bir evlilik hayatı için olmazsa olmaz saygı ve muhabbet kadar, bireylerin dünyevi ve manevi hayatlarında faideli işler yapmaları, bir gayelerinin olması elzem diye düşünüyorum. Eşlerin birbirlerini, yol arkadaşı olarak, birer hediye olarak görmeleri ve karşısındakine bunu hissettirmesi çok önemli. Kendi dünyalarında tatmin olmaları, madden olduğu kadar manen meşgul olmaları çok önemli. Birbirlerinin sevgi dillerini çözüp, sırf o mutlu olsun diye yapması muhabbeti pekiştirebilir. Örneğin; bazı insanlarin sevgi dili iltifattir, baıları için hediyedir, bazıları için tensel temastır, bazıları için hizmet ve hürmet görmektir. Eşinizin sevgi dili neyse bunu bir ibadet neşvesiyle yapmak çok önemli. Saygının bittiği yerde ilişkileri tamir etmek çok zordur. Bu nedenle bazı kapıların hiç açılmaması şart (örneğin hakaret, aşırı eleştiri, aileye saygısızlık, yatak odasını ayırma..vs). Bunu önlemek için de sinir anlatında susmak, sinir anı geçince konuşmak faydalı olabiliyor. Bir de helal dairesinde olabildiğince keyiflenmek, eğlenmek, gülmek, şakalaşmak, mahrem ilişkileri korumak, gün içerisinde güzel mesajlar göndermek aradaki muhabbeti devam ettiren güzel vesileler.

5. “20’lerimde yabancısı olarak geldiğim bu ülkede bugün insanlar kalplerini elimize emanet etmişler” dediniz bir yazınızda. Extra var olan yükümlülüklerinizle beraber bu içsel motivasyonunuzu nasıl harekete geçirebiliyor ve başarılı işlere imza atabiliyorsunuz?

Anneciğimden öğrendim, kendisi yaptığı her işi büyük bir ihlasla yapan tam bir gönül insanı, bir hanımefendi. Torununa bebek dikerken gözünün nurunu akıtır, yemek yaparken sevgiyle yapar. Babama ya da bize bir kere bile bağırdığını, hakaret ettiğini hatırlamıyorum. 7 yaşındaki çocukla çocuk olur, 70 yaşındaki nineyle ayrı muhabbet kurar. Hayatında bir kere bile kalp kırmamıştır. Her sabah namazı sonrası tesbihlerini çekerek yürüyüşünü yapıp gelir, senelerce hiç aksatmadan. O nedenle benim için bir iş yapılacaksa samimiyetle yapılmalı. Bunu annemden öğrendim.

6. Hayatta başarmak istediğiniz noktalarda sizi harekete geçiren özellikle kendi enerji kaynaklarınızı bulmaya yönelik yaptığınız çalışmalar nelerdir?

Başarmanın yarısı istemektir derler ya, çok doğru. İstemek, arzu etmek, dilemek bir duadır. Motivasyon varsa gerisi kendiliğinden gelir. Kapıları açab Mevla, biz sadece çalarız. Dünyada en ihtiyaç duyulan insanlar yüksek zekaya sahip, dahi insanlar değil; yüksek motivasyona sahip gayretli insanlardır. Motive insana iş verip güvenebilirsiniz. Benim motivasyon kaynağım ben büyürken göremediğim acizane örnek bir kadını evlatlarıma ve belki nesle sunmaktı. Burada biraz açık konuşacağım. Ben büyürken dünya çapında başarılı olmuş bir müslüman kadın tanımamıştım örneğin. Amerika’ya ilk geldiğimde bunu daha da iyi anlamıştım. Hem kişisel ve manevi gelişimine özen göstermiş, hem bilim dünyasında saygınlık kazanmış hem de aile hayatına yatırım yapmış bir örneğe çok ihtiyacım vardır. Kadınlarımız malesef arka plandaydı. Kendi alanımda örneğin, Amerika’da bir tane örtülü müslüman öğretim görevlisi yoktu. Kardioloji istediğimi söylediğimde, eğitimli arkadaşlarım dahil birçok kadının tepkisi “çok yıpranırsın, daha kolay birşey yap, eşinle boşanma aşamasına gelirsiniz, çocuklarına zaman ayıramazsın..vs gibi yorumlardı. Ama bana göre bunlar birbirlerine engel şeyler değillerdi. Biliyordum ki zaman tanzim edilince bereketleniyordu. Neden bu önemli tıp alanında, kalplere şifa arayan bir müslüman kadın olmasındı? Kardiolojiye kabul almam sürprizle karşılanmıştı, onun da ötesinde en iyi uzman seçilip, daha uzmanlığım bitmeden akademik iş teklifleri gelince birçok azınlık doktora motivasyon olmustu. Şu anda çiçeği burnunda bir öğretim görevlisi olarak birçok direktörlük pozisyonuna getirildim, ve bu benim kendi adıma değil, dinim ve milletim adına aldığım bir GÜVEN hediyesidir. En büyük motivasyon kaynağım da bu.

7. Aile ve iş hayatında sağlıklı ilişkiler kurarak içsel motivasyonunu artıran kadını gelişim ve dönüşüm yolculuğunda neler bekliyor olabilir?

Gelişim ve dönüşüm yolunda hem çok güzel kapılar  hem zorlu engeller bekliyor. Bazı kapılardan ilk yürüyen olmak dışardan bakıldığında cazibeli görünse de, esasen çok zor. Ciddi bir disiplin ve özceri gerektiriyor. Uykunuzdan, rahatınızdan, ev gezmelerinizden feragat etmeniz gerekiyor. Fakat zamanla sizin yolunuzdan yürüyen arkadaşlar edinmeye başlıyorsunuz. Bu da size motivasyon ve güç veriyor. Örneğin; benim şu anda birçok farklı milletten dostum oldu, hepsi de kendi alanında güzide anneler ve kadınlar.

8. Kardiyolog Özlem Bilen Hanım bize bir gününü nasıl yaşadığını anlatabilir mi?

Elbette. Genelde seher vaktinde 4’te uyanıyorum. Duş alıp birazöz bakım yaptıktan sonra teheccüt ve okumalarım ile güne başlıyorum. Akademik programımı yetiştirip, 7’de çocuklara eşinle kahvaltı hazırlıyoruz. Oğlum da annesi gibi seher kuşu, genelde erken kalkıp benim yanımda kitap okuyor. 8’de cocukları okula bırakıp hastaneye geliyorum. Akşam 6’ya kadar çok yoğun bir tempoda koşturuyorum. Çocuklarımızı bir ablaları okuldan alıp eve getiriyor, yemeklerini yedirip Kuran derslerine yardımcı oluyor. Biz eve gelince, aksam namazına takiben aile çay saati yapıyoruz. 8’de cocukları yatırıyoruz. Ben genelde 9 gibi istirahate çekiliyorum.

9. Harika paylaşımlar yaptığınız instagram sayfanızdan yoğun bir tempo ile çalıştığınızı bunun yanında aileniz ile de bereketli vakitler geçirdiğinizi görüyorum. Bu dengeyi nasıl sağlayabiliyorsunuz?

Çalışma hayatında özlediğim eşim ve çocuklarımla bir araya gelince yakınlaşma ve birlikte eğlenme ihtiyacımızı gidermeye çalışıyoruz. Dengesi de programlı yaşamaktan geçiyor. Örneğin; hafta sonlarımızın programını birkaç hafta önceden, aile toplantımızda yapıyoruz. Şehirdeki aile aktivitelerini, kutuphaneleri, muzeleri, bilim fuarlarını yakından takip ediyoruz. Ailecek bisiklete atlayıp doğa turları yapıyoruz. Tatillerimizi önceden planlıyoruz. Misafiri çok seviyoruz, bolca misafir ağırlıyoruz ve bunun çocukların sosyal gelişimlerine  de çok güzel etkileri oluyor. Misafir ağırlarken hiçbir Alaturka gösterile girmiyoruz. Maksat muhabbet ve samimiyet.

10. Yurtdışına çıkmış, yeni hayatına adapte olmaya çalışan ebeveynlere bu yollardan geçmiş biri olarak tavsiyeleriniz neler olurdu?

Amerika’ya ilk geldiğim 2006 senesinde ciddi bir kültür şoku yasamış, ümitsizliğe düşmüştüm. Fakat eğitim hayatıyla geçmesi uzun zaman almadı. Çocuklu aileler için, önce bulundukları yere hemen çocuklarımızı adapte etmeye çalışalım. Eve, mahalleye, muhite ve insanlara alışmaları için çabalayalım. Odalarına resimler asalım. Etraftaki çocuk alanlarını ve aktivitelerini keşfedip ailecek gidelim. Çocukların okuluna gidip kendimizi gösterelim. Okul arkadaşlarıyla her hafta sonu bir araya getirelim. Okul arkadaslarının davetlerine icabet edelim. Çocuklar adapte olduktan sonra kendimize bir rota çizelim. Mümkünde mesleğimize devam edelim, bu mümkün değilse gönüllü aktivitelere dahil olalım. Evden çıkalım. Türk komunitesinden çıkalım. Dil öğrenmeye gayret edelim. Dünyanın heryerinde çok güzel insanlar var, yeni dostluklar kuralım. Azınlık toplumlara karşı ön yargılar mevcut ama işimizde ve ilişkilerinizde güvenilir ve tutarlı olursak, ön yargılar çabuk geçiyor. Ön yargıları kırmayı bir ibadet neşvesiyle yapabiliriz.